Günümüzde tıbbın gelişimiyle birlikte birçok hastalık ameliyatsız yöntemlerle tedavi edilebilmektedir. Bu yöntemler arasında özellikle tiroid hastalıklarının tedavisinde ve girişimsel radyoloji uygulamalarında önemli ilerlemeler kaydedilmiştir. Bu alanda uzmanlaşmış hekimlerden biri de Güner Sönmez olup, Türkiye’de modern radyoloji tekniklerini kullanarak birçok hastaya ameliyatsız çözümler sunmaktadır.
Tiroid Tedavisi
Tiroid hastalıkları, toplumda oldukça yaygın olarak görülmekte olup, özellikle nodüller, hipertiroidi ve hipotiroidi gibi durumlar birçok kişiyi etkilemektedir. Geleneksel yöntemlerde cerrahi operasyonlar yaygın olarak kullanılsa da, günümüzde ameliyatsız yöntemler öne çıkmaktadır. Prof. Dr. Güner Sönmez, Türkiye’de bu yöntemleri uygulayan öncü doktorlardan biri olarak, hastalarına daha konforlu ve güvenli tedavi seçenekleri sunmaktadır.
Tiroid nodülleri, genellikle iyi huylu olmalarına rağmen, bazı durumlarda büyüyerek solunum veya yutkunma problemlerine yol açabilir. Geleneksel cerrahi yöntemler, tiroid bezinin bir kısmının veya tamamının alınmasını gerektirebilir. Ancak, son yıllarda geliştirilen ablasyon yöntemleri sayesinde, ameliyatsız bir şekilde nodüller küçültülebilmekte ve fonksiyonel tiroid dokusu korunabilmektedir. Tiroid Tedavisi için kullanılan radyofrekans ablasyon (RFA) ve mikrodalga ablasyon gibi teknikler, hastalar için minimal risk taşıyan ve hızlı iyileşme sağlayan yöntemlerdir.
Bu yöntemlerin en büyük avantajlarından biri, hastaların günlük yaşamlarına hızla dönebilmeleridir. Geleneksel cerrahiye kıyasla daha az ağrı ve komplikasyon riski taşıyan ablasyon tedavileri, ultrason eşliğinde gerçekleştirildiği için son derece hassas bir uygulama süreci gerektirir. Ayrıca, genel anesteziye gerek duyulmadığından, hasta konforu açısından da önemli bir avantaj sağlamaktadır.
Tiroid hastalıklarında doğru tanının konulması da büyük önem taşımaktadır. Ultrasonografi ve biyopsi gibi teknikler, tiroid nodüllerinin yapısını değerlendirmek için kullanılmaktadır. Bu sayede, gereksiz cerrahi operasyonların önüne geçilerek, hastalara en uygun tedavi planı oluşturulabilmektedir.
Girişimsel Radyoloji
Girişimsel Radyoloji tıbbın en hızlı gelişen alanlarından biri olup, minimal invaziv yöntemlerle birçok hastalığın tedavisinde kullanılmaktadır. Geleneksel cerrahiye alternatif olarak geliştirilen bu yöntemler, daha kısa sürede iyileşme ve daha az komplikasyon riski sunmaktadır. Prof. Dr. Güner Sönmez, bu alanda sunduğu yenilikçi çözümlerle hastalarına modern tıbbın en güncel uygulamalarını sunmaktadır.
Girişimsel radyoloji, vücut içindeki çeşitli hastalıkların görüntüleme teknikleri kullanılarak tedavi edilmesini sağlar. Bu teknikler arasında anjiyografi, biyopsi, damar tıkanıklıklarının açılması ve tümör tedavileri gibi birçok farklı uygulama yer almaktadır. Özellikle kanser hastalarında, tümör besleyici damarların tıkanması gibi işlemler, girişimsel radyoloji sayesinde ameliyata gerek kalmadan gerçekleştirilebilmektedir.
Biyopsi, girişimsel radyolojinin en sık kullanılan yöntemlerinden biridir. Doku örneklerinin alınarak patolojik incelemeye gönderilmesi, doğru tanı konulmasında büyük bir rol oynar. Ultrason veya tomografi eşliğinde yapılan biyopsiler, cerrahiye gerek kalmadan minimal invaziv bir şekilde gerçekleştirilebilmektedir. Bu sayede, hastalar hem daha az riskle karşı karşıya kalmakta hem de daha hızlı bir şekilde sonuç alabilmektedir.
Girişimsel radyolojinin sunduğu bir diğer önemli avantaj, damar hastalıklarının tedavisinde kullanılan endovasküler tekniklerdir. Özellikle varis tedavisinde ve damar tıkanıklıklarında uygulanan balon anjiyoplasti ve stent yerleştirme işlemleri, cerrahiye gerek kalmadan damarların açılmasını ve kan akışının yeniden sağlanmasını mümkün kılmaktadır. Bu yöntemler, hastaların iyileşme sürecini kısaltarak günlük yaşantılarına daha hızlı dönmelerini sağlamaktadır.